Aşık kul yusuf derki “Rüzgar doldu aleme! Kiminin meskeni külhan, kimi derviş kimi sultan. Kimi öz yarine mihman, kimine cüda, kimine saba düştü.”
Nerde olursak olalım, ayrılık vakti gelip çattığında elbette ayrılacağız. Ne eski bir hatıra engelleyebilecek bizi ne de içimizdeki fırtınalar durdurabilecek gitmemizi.
Her adımda gitmenin acısı yankılanacak. Son bir vedaymış gibi göze batan efkarla usul usul ve ağır adımlarla sessiz sedasız ayrılacağız, yarlardan, yarenlerden…
Soğuk ve yağmurlu bir günde yolumuz bir vesileyle uzak diyarlara düşmüştü… kalabalık şehrin sokaklarında gezerken, yine bir intihar vakasına denk geldik. 18 yaşında genç bir kardeşimiz tüm umudunu yetirmiş, tek çaresinin ölüm olduğunu varsayarak hayatına son vermiş, geriye acı dolu bir not bırakmıştı.
“Beni hiç kimse anlamadı. Anlamalarını da beklemiyordum. Son sayfasına kadar okunmak istenmeyen kitaplar gibi yavan ve renksizdi ömrüm, kimseye daha fazla yok olayım istemedim. Ne kadar sürdü yolculuğum, nereye vardı ayaklarım hatırımda değil hiçbiri. Hiç kimseyi affetmemenin ağırlığıyla ezmemek, keşkelerin sancısıyla kahretmemek için hiç haber vermeyeceğim gittiğimi, tam da istediğim olmadı ama evet sonunda gittim.”
iki güzel satır konuşabileceğimiz ‘iyi’ insana susamış durumdayız. İyilikten ve gerçeklikten yana olan insanlar. Onlarla yürürken kaybolmaktan korkmadığımız, hayatlarını kendimize tanık kıldığımız insanlar. Şu dünyada ancak birbirimize değer vermekle mutlu olduğumuz yol ehli insanlar. Acele etmeyin! Elbet bir gün öleceğiz.
YORUMLAR