Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hayrettin ÖNEN

YAĞMUR DAMLALARININ KARDEŞLİĞİ…

Sevmekle başladı Kâinat, sevmekle başladı Hayat, insan sevgiyle yaratıldı, ciğerlerine çektiği oksijenin ta kendisiydi sevgi. Her şeyi bir ölçü ve intizamla yaratan Rabbime şükürler olsun.
Ne çok seviyor bizi ne kadar kıymetliyiz O’nun yanında. Düşen tek bir gözyaşımıza bile kıyamıyor, “GEL” diyoruz, anında geliyor yüreğimize. Kendimize her baktığımızda tepeden tırnağa mucizevî birer şaheserler dizisi olduğumuzu anlamamız çok zor değil. Görmemizi, konuşmamızı, yürümemizi, düşünmemizi, sağlayan, ilahi bir mekanizma ile yaratılmışız.
Aslında bilmiyoruz, bize verilenleri görmüyoruz bile, mesela şu an gözlerim ellerime takıldı. Yazabiliyorum, parmaklarım var. Yazdıklarım okuyan gözlerim ve düşünen bir beynim var. Ve yağmurun sesi pencerem var. Evet, gerçekten dışarıdaki ağacı görebilecek bir pencerem var.

Acaba Cehennemde pencere var mıdır? Acaba o kör karanlık zindanlarda ateşten başka bir manzara var mıdır? Oysa ufacık bir yerimiz yandığında nasıl acıyor bütün bedenimiz. Yağmur da var mıdır Cehennemde? Her bir damlası birbiriyle uyumlu düşen, hiçbir damlanın başka bir damlaya “SENDEN ÖNCE BEN DÜŞECEĞİM.” Demediği, ahenkle düşen, Rablerinin emrini yerine getiren? Yağmur yoksa ateş sönmez ki, pencereler yoksa karanlık ürkütmez mi?
Kimseyi kimseden üstün tutmayan Rabbime, neden bu kadar kör, sağır ve dilsiziz? Neden hiçbirimiz hiçbirimizle yağmur damlaları kadar uyumlu değiliz. Bu kadar mı kötü nefslerimiz. Bu kadar mı iblisin emrinde? “Komşunun tavuğu, Komşuya kaz görünür” misali herkes bir yarışın içinde. “BEN DAHA GÜZELİM, BEN DAHA ZENGİNİM, BEN DAHA BAŞARILIYIM, HERŞEYİN EN İYİSİNE BEN SAHİP OLACAĞIM.” Ne kadar güzellik varsa kaçırıyoruz elimizden, asla göremiyoruz, “YAĞMUR DAMLALARINDAKİ KARDEŞLİĞİ”
Yaşlı olan genci beğenmez, genç olan yaşlıyı beğenmez, onu anlamadığı için. Zengin fakiri anlamaz, fakirde zengini. Hep bir dengesizlik var, hep bir sevgisizlik. Evet, gerçekten de bütün bu olumsuzlukların altında SEVGİSİZLİK ve YARATANI unutmak var. Oysa geçtiğimiz yolar aynı. Aynı havayı teneffüs edip, aynı yağmurda ıslanan bizler değil miyiz? Dünya denilen bu âleme sadece bütün hırslarımızı, öfkelerimizi, kıskançlıklarımızı yaşamak için mi geldik? Neden bu savaşlar var. Neden ülkeler birbirleriyle yarış halinde, dünya sadece güçlü olanların elinde bu gücü veren kim?

Şüphesiz Rabbimiz değil o gücün sahibi. Çünkü O’nun gücü her şeyin üstünde ve bütün güçlerin ötesinde tabii ki bu güç, iblisin tuzağına düşen insanoğlunun nefsinin bir sonucu.

Yani artık ölen bir insan yok, hayatta değil. Kaybetmişiz, bir daha gelmeyecek ve onu sevme fırsatımız olmayacak. O zaman kendimizi nasıl his edeceğiz acaba? Birini sevmek için ya da birilerini sevmek için ölmelerimi lazım. Hayat bu kadar uzun mu ki birbirimize sevgiyle bakamıyoruz. Ya da en azından sevmeye çalışmak için gayret etmiyoruz.?
Bugün gördüğümüz birini yarın görme ihtimalimizin çok düşük olduğu bu Dünyada, Rabbimizin insanı yaratma amacından çok uzak bir yerdeyiz. Birilerinin derdi ve mutsuzluğu, başka birilerinin derdi ve mutsuzluğu olmadığı sürece asla o amaca ulaşamayacağımız aşikâr. Nedir yaratılma amacımız? MUTLU OLMAK. Rabbimiz bizi sadece mutlu olalım diye yaratmış.
Kendi kendimize mutlu olmamız mümkün değil. Hiç kimse sadece kendini severek, sadece kendine hediyeler alarak, sadece kendini düşünerek mutlu olamaz. Hatta deneyin bunu. Yani kendinizi şımartın geçin aynanın karşısına “BEN EN ÇOK KENDİMİ SEVİYORUM” deyin gidin kendinize en pahalı kıyafetleri, en güzel arabayı alın. Sonra gelin evinize, en güzel yiyecekleri hazırlayıp doya doya yiyin. Mutlu musunuz? Kendinizi sevmekle mutlu musunuz? Paylaşmadıktan sonra kazandığınız para sizi mutlu ediyor mu?
Yediğiniz bir lokmayı aç olan biriyle paylaşsanız daha mutlu olmaz mıydınız? Yolda kalmış birini arabanızla istediği yere bıraksanız daha mutlu olmaz mıydınız? Borcu olan birine yardım etseniz, gece uyurken hissettiğiniz iç huzurunuz nasıl olurdu acaba? Üstelik Rabbimiz ki, bire yedi yüz veren bir sistemle bizi mutlu ediyor. Yani yaptığınız tek bir iyilikle yüzlerce mutluluk penceresi açıyor bizlere.

Yüzlerce nimet veriyor, işte biz bu kadar çok seviliyoruz. Yaratan tarafından. İşte bu kadar yüceltilmişiz yaratılırken. Oysa kibrimizden hiçbir nimeti göremiyoruz. “Ölçü” her şeyde ölçü ne kadar önemli çok severim bu kelimeyi. Peygamber Efendimiz (S.A.V) de bunu söylemiş “Ölçülü olun” demiş. Acaba ne demek İstemiş, bunu her daim düşünmüşümdür. Aslında kendi adıma her konuda aşırı olmanın kötü olduğu anlamını çıkarıyorum. Ölçülü olmak öfke, kibir, kıskançlık, hasetlik, nefret gibi zor zapt edilir afetlerimizi kontrol altına almamız gerektiğini düşündürüyor bana. Hatta saygıyla beraber sevgiyi hatırlatıyor. Her konuda dengeli olmaktır, ölçülü olmak.
Sanırım yağmur damlalarıydı bana bunları yazdıran ahenkle, uyumlu ve ölçülü bir şekilde düşen, hem de kardeşçe düşen, evet sadece düşen ve toprakta kaybolan mütevazı damlalar. Göğe yükselen hiçbir yağmur damlası görmedim, her bir yağmur damlası yere düşer, hem de büyük bir mutlulukla toprağa düşer kaybolur ve görevini tamamlar. İşte bu kadar basit biz insanların da hayatı, bir gün toprakla buluşacağız ve yok olup gideceğiz.

“SADECE BİR DUA KARŞILIĞI CENNETE GİTMEMİZİ” kolaylaştıran Rabbim, biz kullarına da, yağmur damlaları gibi mutlulukla, ahenkle, kardeşçe, mütevazı bir şekilde. Kulluğumuzu tamamlayıp, ölmeden önce sana ulaştırmamızı emrettiğin emanetlerimizi ulaştırmayı ve ondan sonra ölmeyi nasip et.

BENİ SEVMEKTEN VAZGEÇMEYEN RABBİM, SENİ SEVMEKTEN ASLA VAZGEÇİRME…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER