Hesaplar görülüp cennet ve cehennemlikler belli olduktan sonra Allahütealâ insanların bedenlerinde bir değişiklik daha yapar. Bundan sonra cennetlikleri cehennem ateşi yakmayacaktır ve cehennem onlara görüntü haline gelecektir. Cehennemliklere ise cennet bir görüntü haline gelir ki, cehennemden çıkıp da cennete gitmeleri mümkün değildir.
16/NAHL-21: Onlar ölüdürler, diri değildirler. Ve ne zaman beas olunacaklarının (diriltileceklerinin) bilincinde değillerdir.
7/A’RÂF-50: Ve ateş (cehennem) ehli cennet ehline nida etti (seslendi): “Sudan veya Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden bize aktarın.” (Cennetlikler) şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah ikisini de kâfirlere haram etti.”
Burada cehennemdeki bir olgudan bahsedilmektedir. Kıyamet günü; cennet ve cehennem yan yana, cennet ve cehennem ehli bir aradadır. Birbirlerini görüp, seslenebilecekleri bir dizayn söz konusudur. Kimin cennete, kimin cehenneme gideceğini ise araf ehli bilmektedir. Kıyamet günü, bütün insanlar evvelâ cehenneme gireceklerdir (Meryem-71).
Cehenneme iki şekilde giren insanlar vardır:
1- Cehennemin kapıları, kendilerine; girerken de çıkarken de açık olan cennet ehli. 2- Cehennemin kapıları kendilerine; burunları sürtünerek girerken biraz yukarı kaldırılıp açılan, kapandıktan sonra bir daha açılmayan ebediyen orada kalan cehennem ehli.
Ve o gün, Allahütealâ’nın cehenneme ziyaret maksadıyla gönderdiği, oradakilerin hayatını görüp de, Allah’a sonsuz şükredenler, daha oradayken Allah’ın rızıklarından faydalanmaya başlarlar. Ve cehennemin içinde olmalarına rağmen, cehennem ateşleri cennet ehline, dokunmaz. Kendilerine güzel yiyecekler verilir. Cehennem ehli ise ne su, ne de yiyecek alamaz. Cehennem ehli olanlar, onları simalarından ve cehennemin kapılarının, girmelerine müsaade etmediği kişiler olmalarından tanırlar. Cennet ehlini de gene simalarından tanırlar.
Cennet ehli, cehennemin görülecek yerlerini gördükten sonra kafileler halinde oradan ayrılıp, kendi cennetlerine ulaşırlar. Hepsinin (araf ehli) bir arada olduğu, elektronik sistemlerle kimin cennetlik, kimin cehennemlik olduğu ayırımı net olarak o gün belli olur.
19/MERYEM-71: Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.
Cehennem günü, hüküm günüdür, din günüdür, izin günüdür. Bu ayet, Allahütealâ’nın “izin günü” sözüyle ne demek istediğini anlatan ayettir.
Allah’ın cennetine ve cehennemine girecek olanlar olmak üzere iki çeşit insan vardır. Allah’ın cennetine girenler Saidlerdir. Cennetin yerleri ve gökleri kaldığı sürece onlar orada ebediyen kalacaklardır. Allah’ın cehennemine girecek olanlar şakilerdir. Onlarda orada Ebediyyen kalacaklardır. Allah’u Teâlâ cehennemi yok etmeyi dilerse o zaman onlarında orada ebedi kalışları sona erecektir. Şartı baştan koyuyor Allah’u Teâlâ: “Cehennemin ve cennetin gökleri ve yeri durdukça…” 11/Hûd -107/108.
Bir insan ister cennete ister cehenneme girecek olsun, mutlaka önce cehenneme ulaşmak mecburiyetindedir. Bu ayet bunun kesin ispatıdır. Allahütealâ cennete girecek olanlara, kıyamet günü cehennemden çıkma izni verdiği için o güne “izin günü” demektedir.
Cehennemin şeffaf kapıları elektronik cihazlarla kontrol altındadır. Kimin kulaklarındaki vakra, kalbindeki ekinnet, gözlerindeki hicab-ı mesture alınmışsa o insanlar şeffaf cam görüntüsünde olan kapıların açılmasına gerek olmadan uçarak içeri girerler. Kapılar onlar için madde hüviyetinde değildir, geçirgendir. Bu kapı, sokak veya oda kapısı gibi düşünülmemelidir. 100 m. uzunluğunda, en az 8 m. yüksekliğinde olan şeffaf, camdan ve bombeli olarak düşünülmelidir. Cehennemin başlangıç yeri (kapalı olan kesimi) bu giriş kapısından 50-60 m. daha ötededir. Cennete girecek olanlar bu şeffaf, bombeli kapılardan (yerine başka kelime bulunamadığı için kapı denmektedir) sanki kapı yokmuş gibi uçarak girerler.
Cehennemde kalacak olanlar gözlerinde hicab-ı mesture, kulaklarında vakra ve kalplerinde ekinnet olanlardır. Cehenneme girecek cin ve insanların öteki ölçüleri; kalplerinin Allah’a değil de şeytana dönük olması, Allah’ın göğüslerini yararak göğüslerinden kalplerine nur yolu açmamış olmasıdır. Ve onlar cehennemin kapısına gelip de içeriye girmek istedikleri zaman cehennem kapıları onları kabul etmez. Kapıların onlara karşı geçirgenlik hüviyeti yoktur. Onlar için kapı, 20-30 cm. yükseltilir. Şeytan, cin ve insanların hepsi, burunları yere sürtünecek şekilde ve sürünerek cehenneme gireceklerdir.
Ve cehennemin bütün katlarını tamamen gezen, her gördükleri katta Allah’a cehenneme atılmadıkları için sonsuz hamd ve şükreden cennete girecek olanlar, geziyi tamamladıkları zaman, ait oldukları cennete gitmek üzere bu kapılardan gene uçarak dışarı çıkacaklardır. Kapılar onlara hiç engel değildir. İnsanlardan, cinlerden ve şeytanlardan ister cehennemde ister cennette ebediyen kalacak olsun, kıyamet günü cehenneme gitmeyecek hiç kimse yoktur. Herkes mutlaka cehenneme girecektir. Ve kendilerine izin verilmiş olanlar, cennete girecek olanlardır.
19/MERYEM-72 Sonra takva sahiplerini kurtaracağız. Ve zalimleri, diz üstü çökmüş olarak bırakacağız.
Allahütealâ’nın “cisiyyâ” dediği, günahları sevaplarından fazla olan ve cehennemde kalacak insanlar, cinler ve şeytanlardır. Onlar dizüstü çökmüş olarak kalanlardır. Meryem-68’de bu dizüstü çökmüş olanların cehennemin bütün çevresini kuşattıkları ifade ediyorlar.
19/MERYEM-68: Rabbine andolsun ki, sonra da onları ve şeytanları, mutlaka haşredeceğiz (toplayacağız). Sonra onları, cehennemin etrafında diz üstü çökmüş olarak hazır kılacağız.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH.
YORUMLAR