Hz. Peygamberimizin torunlarının Kerbela’da katledilişinin üstünden, acısı hiç dinmeyen 1344 sene geçti. Bu sebeptendir ki Muharrem ayı hep hüzünlüdür.
Hz. Hüseyin ve çocuklarının ölüm yıl dönümleri, Şii ve diğer müslümanlarca her sene saygı ve hüzünle anılmaktadır.
İslam coğrafyasında yaşanan iç çatışmaların ve anlaşmazlıkların dönem dönem artışına şahit oluyoruz. Olayların çoğunlukla Sûnni-Şii arasında yoğunlaştığı söylenebilir. Çıkan sorunların temel sebebi Kerbela’da yaşanan vahim olaylardır.
Kerbela’da yaşananları kısaca anlatmak gerekirse;
Hz. Ali’nin vefatının ardından Hz. Hasan’ın halifeliği konuşuluyordu. Muaviye taraftarları Hz. Hasan’ın halifeliğine itiraz etmişlerdir. Olaylar büyüyünce iki tarafın önderleri anlaşma imzaladılar. Hz. Hasan’la Muaviye arasında bir anlaşma yapıldı. Muaviye, Emevi devletini kurarak başına geçti. Anlaşma gereği Muaviye’nin ölümünün ardından Hz Hüseyin halife olarak kabul edilecekti. Fakat anlaşmanın şartlarına uyulmadı ve Muaviye’nin oğlu Yezid halife oldu. Yezid’i halife olarak kabul etmeyenler oldukça fazlaydı. Yezid, Medine valiliğine yazdığı mektupla herkesin kendi halifeliğini tanımasını ve itaat etmelerini istedi. Kûfe halkı Hz. Hüseyin’i halife olarak görmek istiyorlardı. Onu mektupla Kûfe’ye bağlılıklarını bildirmek için çağırdılar. Medine halkı Yezid’in ona bir kötülük yapmasından endişeliydi. Ancak Hz. Hüseyin her şeye rağmen Kûfe’ye gitmek için ailesi ve yakın akrabaları ile yola çıktı. Hz. Hüseyin şehitliği göze almıştı. Fakat bu kadar vahşice davranacaklarını, kendiyle birlikte yakınlarının da şehit olacağını tahmin etmemiştir. Yanındakilerle Kerbela’ya geldiklerinde hem çok yorulmuş hem de çok susamışlardı. Kûfe valisi Ubeydullah ve binlerce askeri Hz. Hüseyin ve yanındakilerinin etrafını sardılar. Gitmek isteyenleri göndermeleri için izin istense de, kimsenin gitmesine izin vermediler. Açlık ve susuzluktan ağlayan bebeklere dahi acımadılar. Hz. Hüseyin ve yanındaki 72 kişi, yorgun ve susuz oldukları halde direndiler. Atılan binlerce oktan kurtulamadılar ve şehit oldular.
Bu olay İslam tarihinde yaşanan siyasi hesaplaşmayı acı bir şekilde ortaya koymuştur. Kerbela’da yaşananlar Şii – Sûnni mezheplerinde köklü ayrışmalara sebep olmuştur. Muharrem ayında müslüman ülkelerde anma törenleri yapılır. Peygamber efendimizin torunlarını şehit eden, onları aç susuz bırakan Yezid ve diğerleri lanetlenir. Yapılan törenlerde ağıtlar yakılır, çektikleri acıyı hissetmek adına Şii müslümanlar, vücutlarını zincirle döverler. Şehitlerin o anki acılarına ortak olmaya çalışırlar.
Şüphe yok ki Şii ve Sûnni müslümanlar arasındaki ilişkilerin iyileşmesi, kolay olmayacak.
Peygamber efendimizin öğretileri ve islam hukuku bizlere ayrışmayı değil, birlik olmayı öğütler.
Rabbimiz Alî İmran suresinde: “ Ey mü’minler! Hep birlikte Allahın ipine sımsıkı sarılın ve ayrılığa düşmeyin” der.
Sünni ve Şii’lerin fikir ayrılıkları olsa da, ibadet konusunda derin ayrışmalar bulunmuyor. Ancak ortak değerlerin ön planda tutulması, birbirine İslam gibi güçlü bir bağla bağlı olmaları, bu iki mezhebin ilişkilerinin iyileşmesine yardımcı olacaktır.
Tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
Saygılarımla…
Sevilay Arıkan
YORUMLAR