Kur’an-ı Kerim bir hidayet rehberidir. Bir nesnenin rehber olabilmesi onun emirlerine itaat edilmesiyle gerçekleşir. Öyleyse Kur’an-ı Kerim’in emrine bakalım: Ne emri? “Mürşidinizi Allah’tan isteyiniz.” diyor. “Mürşidlerinize tâbî olunuz.” diyor. “Mürşidinizi arayınız, mürşidinizi bulunuz. Ona tâbî olunuz.” diyor Allahû Tealâ. Mürşide ulaşmayı üzerimize farz kılmış ve arkadan da cezai hükümler getirmiş. “Eğer mürşidinize ulaşamazsanız dalâlettesiniz.” diyor. Arkasından da diyor ki: “Eğer bunu yapamazsanız, dalâlette olursanız o zaman gideceğiniz yer cehennemdir.” diyor.
18/KEHF-17: Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah’ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah’a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (irşad eden evliya) bulunmaz.
Öyleyse Allahû Tealâ’nın irşad rehberi olarak, hidayet rehberi olarak indirdiği Kur’an-ı Kerim’e dikkatle bakalım. Kur’an-ı Kerim bir hidayet rehberdir. Ama emirlerine uyulduğu takdirde… Şimdi diyorlar ki: “Kur’an-ı Kerim mürşiddir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) de insanlardan son mürşiddir. Ondan sonra artık mürşid gelmeyecektir.” Bu tabiî, kuyruklu bir yalan. O insanların zannı sadece.
55/RAHMÂN-33 Ey insan ve cin topluluğu! Semaların ve arzın kuturlarından (çaplarından) nüfuz etmeye (çıkıp gitmeye) eğer gücünüz yetiyorsa, haydi nüfuz edin (geçip, çıkın)! Bir sultan (bir mürşid) olmaksızın nüfuz edemezsiniz (geçip çıkamazsınız).
32/SECDE-24: Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık, sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk’ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
Mürşidi kabul etmeyen ve mürşide gerek yok diyen ve ateşe çağıran imamlara bakın Allahu Teala onlara nasıl sesleniyor.
28/KASAS-41: Ve Biz, onları ateşe davet eden imamlar (önderler) kıldık. Ve kıyamet günü onlara yardım olunmaz.
Allahû Tealâ her devirde hep mürşidlerin geleceğini söylüyor. Yani bu söylediklerini kabul edersek, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den sonra hiç kimsenin mürşidine ulaşması mümkün değil. Hepsi de dalâlette olacak. Bütün insanlar da top yekûn cehenneme gidecekler. Böyle bir saçmalığa Allahû Teâlâ izin verir mi? Kur’an-ı Kerim ayetleri, insanlar tarafından ne yazık ki unutulmuş. Kur’an-ı Kerim bir hidayet rehberidir ama onun emirlerine itaat edildiği takdirde. Ve itaat edildiği zaman da Kur’an-ı Kerim mürşide; yaşayan, hayatta olan bir mürşide mutlaka ulaşılmasını farz kılıyor.
Öyleyse olay açık ve kesin olarak ortadadır. Sahabe dememiştir ki: “Bizim mürşidimiz tek mürşid, Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimizdir. O rahmetli olduğuna göre biz kimseye tâbî olmayız.” dememişler. “Biz Kur’an-ı Kerim’e tâbî oluruz, başka mürşide tâbî olmayız.” dememişler. Hulefa-i Raşidin adı verilen irşad etmek yetkisi olan 4 tane halifeye tâbî olmuşlar. Ondan sonra gelen nesiller sahabeye tâbî olmuşlar. Ondan sonra gelen nesiller de tabiîne tâbî olmuşlar. Hep insanlara tâbî olma müessesesi var. Ve Kur’an açık ve kesin bir şekilde bunu emrediyor. Allah razı olsun…
YORUMLAR