Bugünlerde kadınlara ve hayvanlara yapılan bu zulüm, işkence, tacizler, tecavüzler, şiddetler ve dayaklar artık insanlarımızın ne halde olduklarını bize açıkça göstermektedir ki, biz insanlığımızdan çıkmış, insanlığımızı kayıp etmiş birer varlık olmuşuz.
Allah’ın kadını dövmeye hayvanları öldürmeye müsaade etmediğini, Kuran’da bize bildirmesine rağmen kadınların ve hayvanların üzerindeki bu vahşet neyin nesi anlamak mümkün değil. Bir kadının görevini yerine getirmemesi halinde bile dövülmemesi gerektiğini bizlere net bir şekilde Kuranı Kerim açıklıyor.
Ama ne yazık ki günümüzde bu suç bütünüyle farklı farklı şekillerde işleniyor. Hata daha da ileri giderek “Dayak Cennetten çıkmıştır. ” diyenler var. Hâlbuki insan terbiyesinde, insanın olgunlaşmasında, insanın hayatında, dayağın yeri yoktur. Allah,u Teâlâ’nın bize Kuran’da misallerle, kısaslarla her şeyi bildirdiği halde kendi nefsimizin emrine uyarak yaptığımız bu zulümlerin. Bu kötülüklerin karşılığını çekmeyecek miyiz, sanıyorsunuz. Şunu hiçbir zaman unutmayın ki, Erkeğe namusu, şerefi, haysiyeti onuru, kişiliği veren kadındır. Bu kadar yüce olan bu varlığa eziyet edenleri, Allah bu gibi insanları hayvan statüsünde değerlendiriyor hata hayvanlardan daha da aşağıda olduklarını bize Araf suresi 179 ayeti kerimede net bir şekilde bildirmektedir.
7/A’RÂF-179: Ve andolsun ki; cehennemi, insanların ve cinlerin çoğuna hazırladık (yarattık). Onların kalpleri vardır, onunla fıkıh (idrak) etmezler. Onların gözleri vardır, onunla görmezler. Onların kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha çok dalâlettedirler. İşte onlar, onlar gâfillerdir.
Kadınlarımız ve Saliha kadınlar Allah’a itaatkârdırlar. O yüzden kocalarına karşı da saygı gösterir ve itaat ederler.
4/NİSÂ-34: Erkekler, mallarından (kadınlar için Mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah’ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kaimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan Salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah’ın (onların haklarını ve iffetlerini) korumasıyla, onlar da gayb de (kocalarının yokluğunda hem kendilerini hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. İtaatsizliklerinden (baş kaldırmalarından) korktuğunuz (kadınlara) ise (önce) nasihat ediniz. Ve (sonra da) yataklarında yalnız bırakınız. Ve (hâlâ itaat etmezlerse) onlara vurunuz. Bundan sonra eğer size itaat ederlerse, artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah Âli’dir (yücedir), Kebir’dir (büyüktür).
Eğer böyle bir olay meydana gelmiş ve kadın kocasına karşı itaatsizlik yapmışsa ve koca bundan dolayı aşırı bir kızgınlık halinde ise, önce NİSA-34’deki gibi önce nasihat etmeli, devamı halinde yataklarında yalnız bırakmalı. Bu da kâfi etmez ve düzelmezlerse işte o zaman sinirlerinin yatışması ve yeminin yerine gelebilmesi için;
38/SÂD-44: Ve (Ey Eyüp!) eline bir demet sap al onunla vur, yeminini bozma. Muhakkak ki biz, onu sabırlı bulduk. Ne iyi bir kuldu. Muhakkak ki o, Allah’a ulaşmıştı (ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaştırıp teslim etmişti).
Ayette Allahütealâ’nın Eyüp Aleyhisselam’a emrettiği şekilde hareket etmeli, kadını incitmesi mümkün olmayan bir demet buğday sapıyla vurduğu gibi canını yakmamalıdır. Erkek kadının üzerinde bir koruyucudur ama ona zulmetme yetkisi yoktur. Erkek eşinin kocası olabilir ama onun sahibi değildir. Allahütealâ kadına karşı şiddet kullanımına izin vermiyor ve bunu yasaklamıştır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) Veda Hutbesinde dahi kadınları korumamızı bize açık bir şekilde dile getiriyor.
“Ey insanlar! “Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allahtan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emri ile helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınlarında sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız yatağınızı hiç kimseye çiğnetmemeleri, hoşlanmadığınız kimseleri izniniz olmadıkça evinize almamalarıdır. Eğer gelmesine müsaade etmediğiniz bir kimseyi evinize alırsa Allah size onları yatakların yalnız bırakmanıza ve daha olmazsa hafifçe dövüp sakındırmanıza izin vermiştir. Kadınlarında sizin üzerinizdeki hakları, meşru örf ve âdete göre yiyecek ve giyeceklerini temin etmenizdir.
Şunu da unutmayalım ki, Ne kanunlarla, ne yasalarla, ne cezalarla, şiddeti, cinayetleri, Zorbalıkları, tecavüzleri, tacizleri, dayakları asla önleyemezsiniz. Ne zamanki Allah’a ulaşmayı dilerseniz, Allah rahim esması ile tecelli ettiyse (nefs tezkiyesi yaparsanız)
12/YÛSUF-53: Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam). Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir (günahları sevaba çevirendir). Rahim’dir (rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir).
İşte o zaman bırakın şiddeti bir karıncayı dahi incitemezsiniz.
Ölüm Allahütealâ’nın takdiridir. Kadına şiddet kullananlar, tecavüz edenler, ona zulmedenler ve öldürenler aynı zamanda kendi nefislerine de zulmetmişlerdir. Bu şekilde Allah’ın şiddetle yasakladığı bir fiili işlemişlerdir. Onu öldürenlerin ise gidecekleri yer doğru posta cehennemdir.
Allah razı olsun.
YORUMLAR