Bazen etrafıma baktığımda gördüğüm bazı şeylerin izahını yapmakta zorlanıyorum. Hattâ açıklayamıyorum bile. Dışarda süslü püslü bir hayat almış başını gidiyor…
İster haklı olsun, ister haksız olsun. İnsanların öldürüldüğü, sürüldüğü, sömürüldüğü, yalnızlaştırıldığı, ötekileştirildiği bir dünyada herkes biraz suçludur. Bu vurdumduymazlık, bu körlük nedir!
Her inancın amacı merhamet ve muhabbeti pekiştirmektir. Bir insanın bilgi ve tecrübesinin en iyi olduğu an; insanlara karşı en güzel ahlakını sergilediği andır. İyi bir insan kendi davranışlarıyla çevresine örnek olmalı sevgi ve saygıyı temel almalıdır. Tebessümün iyilik olduğu bir dünyada kötü olmak nedir?
Biz eski zaman çocuklarıyız. Varlığı da yokluğu da az çok biliriz. Cefayı sonuna kadar çeker, vefayı fazlasıyla öderiz. Büyük şeylerde gözümüz olmazdı. Küçük mutlulukları yeğleriz. Nereden geldiğimizi unutmayız. Yüreğimizle yaşar, sevdiklerimizi dünya malına değişmeyiz. Buraya kadar her şey tamam. Belki de biz böyle gördük, böyle büyüdük, böyle düşünüyoruz, herkesin de böyle olmasını bekliyoruz. Hayır, herkesin istediği gibi yaşama hakkı var. Ancak bu daha da kötü oldu. Dünyanın her yerinde kin ve kan var. Nice acılar yaşandı, nice bedeller ödendi. Ancak hiç birini görmez, bilmez, araştırmaz, sormaz, olduk.
Hayat her yönüyle kusurlaştı. En basiti de; Kusurlu insanlar kusursuz sevdaların peşine düşmüş. Sevgiyi; yüzde, tende ve telefonda arayanlar gerçek aşkı bulamamaktan yakınıyor. Zorluğa katlanamayanlar bir ömürlük mutluluk arıyor. Bireyselleşen, yalnızlaşan, bencilleşen, özgürlüğünden ödün vermeyen, sözünü sakınmayan, duygusuzlaşan, düşüncesizleşen, patavatsızlaşan, değerleri yok eden, sınırlarını aşan, saygıyı yok sayan, sözleri kirleten, fikirleri çöplüğe çeviren insanlar ne kendini bulabildi ne de aradıklarına ulaşabildi. Bu körlükte nedir daha ne kadar sürecek?
YORUMLAR