Allah’ın, bizleri Allah’a (ALLAH’A ULAŞMAYI DİLEMEYE) davet eden davetçilerinin davetine icabet edenlere Allah’ın azaptan koruma garantisi:
46/AHKÂF-31: Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine icabet edin. Ve O’na iman edin ki, sizin günahlarınızı bağışlasın ve mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve sizi elim azaptan korusun.
Cinler kavimlerine: “Allah’ın davetçisine icabet edin. Yani ruhunuzu Allah’a ulaştırmayı dileyin. Ve O’na iman edin ki sizin günahlarınızı mağfiret etsin. Yani günahlarınızı sevaba çevirsin. Ve sizi elim bir azaptan (yani cehennem azabından) korusun.” dediler.
Allah’ın davetçilerine icabet etmeyenlerin acı durumu:
46/AHKÂF-32: Ve Allah’ın davetçisine icabet etmeyen kimse, yeryüzünde (Allah’ı) aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostları yoktur. İşte onlar apaçık dalâlet içindedirler.
Allah’ın davetçisine icabet etmeyen, yani “Allah’a ulaşmayı dilemeyen” kişi Allah’ı aciz bırakamaz. O kişi Allah’tan başka dostu olmadığını ise ancak öldüğü zaman anlayabilir. Allah’a ulaşmayı dilemeyen herkes apaçık dalâlet içindedir.
Allah’ın davetçisine icabet etmeyenler nefslerine tabi olmuş ve dalalettedirler;
28/KASAS-50 Bundan sonra eğer sana icabet etmezlerse (senin hidayete erdirme davetine uymazlarsa), bil ki onlar heveslerine tâbîdirler. Allah’tan bir hidayetçi olmaksızın (hidayetçiye değil de) kendi heveslerine tâbî olandan daha çok dalâlette kim vardır? Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
Burada Allahütealâ, hidayetçinin söylediklerini tatbik etmeyen, bu sebeple dalâlette olanlara bir işaret koymaktadır. Heveslerine tâbî olan, irşad makamının söylediklerine kulak vermeyen, Allah’a ulaşmayı dilemeyen insanların dalâlette olduğu ifade edilmektedir.
Kişi, hidayetçiye kulak verseydi Allah’a ulaşmayı dileyecekti. Sonra da mut-laka hidayetçiye tâbî olacaktı. Ama kişi Allah’a ulaşmayı dilemediği sürece, hidayetçinin sözlerini dikkate almıyor. Dikkate alsaydı kendi nefsine değil, onun söylediklerine tâbî olacaktı. Eğer kişi Resulün söylediklerini yerine getirseydi, hidayet üzere olacaktı. Mutlaka yeri cennet olacaktı. Allah’a ulaşmayı dilediği andan itibaren bu noktaya ulaşacaktı.
Allah’a ulaşmayı (kalbimizden) dilediğimizde ne olur?
1-Tagutun kulu olmaktan kurtulur, Allah’a kul oluruz. (Zümer/17)
2-Takva sahibi oluruz. (Rum/31) Dolayısıyla, Günahlarımız örtülür (Enfal/29) sonra da (Mürşidimize tabi olduğumuzda) örtülen günahlar sevaba çevrilir (Furkan-70). Ve sevaplarımız günahlarımızdan fazla olacağı için, felaha ereriz. (Müminun/102)
3-Dalaletten kurtulur Hidayet’e adım atarız ve Allah bizi Hidayete erdirir. (Rad/27, Şura/13) Çünkü başlangıçta bütün insanlar dalalettedir.
Peki Allah’a ulaşmayı dilemezsek ne olur?
1-Şeytan’a kul olmaya devam ederiz. Çünkü bütün insanlar başlangıçta da-lalette oldukları için Şeytan’a kuldur.
2-Dalalette kalmaya devam ederiz. Dolayısıyla Cehennemlik oluruz. (Yasin/62,63-Kamer/47,48)
Allah razı olsun.

YORUMLAR