(2B) BAĞIMSIZ BATMAN! HOŞ GELDİN!

“Hoş Geldin! Bağımsız Batman!
Hayırlı olsun! Allah utandırmasın!
Büyüklerin ellerinden öperim.”

Eskiden Belediyeler hizmet kapısıydı.
Şimdilerde kimse halkı tanımıyor.
Bazen hak ettiğimizi düşünüyorum.
Takım tutar gibi oy kullandığımızdan onları bu yola biraz da biz ittik.

Çalışmayana oy verme, tarım alanlarını beton yapana hiç oy verme.
Belediyeler en çok tarım ve orman alanlarına zarar veriyor.

Allah’ın Rantı! Yap yap bitmiyor.
Verimli tarım alanları elden gidiyor.
Su bitiyor. Biz uyuyoruz! Biz uyudukça su bitiyor.
Tarım alanlarımız varken; boyumuz göğe mi erdi?
Ermemiş olabilir ama şimdi de doğayı katlediyoruz.
Başkanın birisi akrabalarını belediyeye doldurmuştur.
Basına açıklama yapar. “Bu işi kayınbiraderimden daha iyi kim yapabilir?”
Utanma kalmadı! Vatandaşa kalan ise “Darlanma!”

Sen de biraz isten mi? Elimizde “Darlanma var”
Federasyonunda Alman kafalı bir yönetici açıklıyor. “Türklerin bana ihtiyacı var!”
Kardeş! En güzeli senin açıklaman!
Bayıldım.

Hiçbir şeye şaşırmam artık! Şaşırmamayı öğrendim. Öğrettiler.
Memlekette çeşitli nedenler ile kayyum atanıyor.
Asıl kayyumluk sizlersiniz de gören yok!
Taraf fark etmiyor. İktidarı ve muhalefeti ile aynısınız.

Ülkenin durumunu şundan da özetleyebiliriz.
Diyanet İşleri Başkanı.
Karışmasın! Karıştırılmasın! Başka yerlere de çekmeyin!
Konu Arapça!
Aslında konuşuyor! Ama anlamıyor. Ya da anlamıyor. Ama konuşamıyor da.
Ya da tersi! Belki de Hiçbiri! Aman ne bileyim. İşte bir şeyleri yapamıyor.
Aman önemli mi bu?
Hayır. Önemsiz. Abartmayın!
Belki de dil tamam da “Lehçe Farkı var.” Ondan da olabilir.

Arapça çok geniş alanda konuşuluyor.
Kimden bahsediyoruz. Diyanet Başkanı Hacı Dayıdan.
Hacı değil Hoca! Ha hacı! Ha Hoca! Bence fark yok.

Bilgi önemli.
Arapça bilmese de onun arabası var. Hem de binemeyeceği kadar çok, pahalı ve güzel.
Güzel mi güzel! Şarkı tadında.
En sonuncusu fevkaladenin fevkinde! Kendi mi almış.
Yoo! Araba Devletin!
Araba o kadar güzel ki “Arabaya Başkan Atamışlar!” gibi.
Niye surat ettin! Parklara, bahçelere müdür atanıyor, uçağa pilot atanıyor da, arabaya niye başkan atanmasın? Hepsi Devletin!
Yakışıyor da. Hele cüppeli hali harika gözüküyor.
Zannedersiniz Devlet Başkanı.
Olsun MEB kadar çalışanı var! Bakanlık olmasa da ödeneği herkesten fazla.

Cumaları hasılatı da camiden toplanıyor.
Üç bana; bir sana paylaşım kardeşçe. Adil.
Cukka sağlam.
Hâlbuki halka en yakın adam onun olması gerekir.
İsraftan korkar. Daha doğrusu israf yapmaz!
Allah korkusu!
TÜİK Başkanı biliyor mu?
Arapça mı?
Yok, Matematik ve istatistik!
Açıklamışlar. Zeytinyağı firmasını arıyorum.
Zeytinyağı işine gireceğim. Ama fiyatı veren firmayı bulamıyorum.

Soruyorum. Adres istiyorum. Konuşmuyorlar.
Bir bulayım zeytinyağını, yılsonuna kalmaz Koç Holdingi geçerim.
Geçende kiralık sordum. Bir gecelik otel fiyatına. Abi adres verin.
Konudan sapıyorsun! Diyorlar.
Tamam! Tamam döndüm. Ne diyordum?
Hacının Arapçası, TÜİK Başkanının matematik ve İstatistik bilgisi yok.

Milli takımın Türk Hocası yok!
Ya da işe girerken beyanları yalan!
Vallahi Çarpılacaksın! Tövbe de tövbe.
Önemli mi?
Bence Değil.
Önemli olan liyakat! Liyakat var değil mi?
Bence vardır. Kesin var. Yani vardır. Kesin olmalı. Olabilir. Yoksa yok mu?
Ağam liyakat neydi?

Siz kıymetli okurlarımıza saygılarımla
Adnan ÖZER