Bebeğim, ilk göz ağrım Hazal’ım yavrum, bu satırları sana, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinin bahçesinde binbir umut ve duayla yazıyorum.
Sana kavuşmak ve babalık duygusunu tatmak için tam 7 sene bekledim. Evimize güneş gibi doğmanı beklerken, doktorların hakkında söyledikleri her söz yüreğime hançer gibi saplanıp derin yaraları bırakıyordu…
Fakat, ben yüce Allah’a çok dua ettim ve sağlıklı doğman için çokça yalvardım. Ve ben sana kavuşmak için herşeyi göz önüne aldım, hem ben sana nasıl kıyabilirdim ki? Nasıl doğuşuna engel olabilirdim ki? Biz, doktorların söylediği her sözü ve özellikle de seni aldırma tekliflerini şiddetle redettik. Ben sadece Allah’a sığındım ve O’ndan sana Şafi ismiyle şifa diledim.
Nasıl ve hangi şartlarda olursa olsun sen bizim kabulümüzsün ve hem seni bize Allah hediye etmişken böylesi güzel bir hediyeyi kabul etmemek mümkün mü hiç!
Ben hiç bir zaman umudumu yitirmedim. Allah’ım nasip ederse şayet sen sapasağlam ve prensesler gibi doğacaksın. Ben Allah’a çok dua ettim ve çok yalvardım ve çokça üzülüp ağladım ve ben inanıyorum ki yüce Allah da halimize ve yüzümüze gülüp seni sağ salim bize armağan edecek.
Eee yeter artık gel ama Hazal kızım, biz annenle hasret ve özlemle seni bekliyoruz, sana sarılmak seni koklamak ve bağrımıza basmak için bekliyoruz hadi güzel Hazal’ım gel bitsin bu hasret ve bu özlem ve gel aydınlat kapkara dünyamızı bir güneş gibi doğup aydınlat hayatımızı…
Not: Bu yazıyı kızım doğmadan bir gün önce yazdım. Bakalım kızım bana nasıl bir mektup ile karşılık verecek. Hazal’ın cevabı Haftaya Salı günü sizlerle olur muhtemelen…