O’ndan sonra da Kurana ne yazık ki veda edilmiştir. Ve şimdi sizlere anlatmaya çalıştığımız bu iman ve İslam konusunda Kuran’a ters düşen birçok husus bu son devrede dinimizin temel faktörleri gibi kabul edilmiştir.
Eskiler diyorlar ki: ‘‘İman ile İslam bazı naslarda eş anlamlı, bazılarında ayrı ve farklı anlamlarda bazılarında ise mütedaim manada kullanılmıştır, yani ikisi birlikte. Ancak din bakımından İslam ile iman birdir. ‘‘Hayır bir değildir.’’ İslam kelimesi tek başına inanç manasın da kullanılmaz. İslam, inancın standartları içinde Allah’a teslim olmaktır. Hanif dini, Allahu Teala ile olan insan ilişkilerini muhtevasını tayin eder. Hz. İbrahim’in Hanif dinini incelediğimizde 3 temel görürüz.
1-Vahdet; Allah’ın tekliğini ifade eder.
2-Tevhid; Allah’a ulaşmayı dileyen insanların oluşturduğu tek bir fırkayı ifade eder. 3-Teslim; Ruhun, veçhin, nefsin ve iradenin Allah’a teslimini içerir.
İslam’da bu saydığımız esaslardan ibarettir. Öyleyse İslam’ı sadece bir inanç biçimi olarak değerlendirmek büyük bir hatadır. Ve İslam’ı bu duruma düşüren de Kuranı hiçe sayarak insanların verdiği fetvalardan hareketle hükümleri bütün dünyaya İslam’ın temel hükümleri diye ulaştırmaktır. Ömer Bin Muhammed’den Neshefi demiş ki: ‘‘İmanla İslam birdir. Bu durumda kendisinden tasdik ve ikrar bulunan kimsenin ‘Ben hakiki müminim.’ demesi yerinde olur.’’
Hayır, böyle diyemez. O bir hakiki mümin değildir.
Hakiki mümin, Allah’a inanan ve bunu ‘‘Ben Allah’a inanıyorum.’’
Diye açıklayan kişi değildir. Allah’a inandıktan ve bunu açıkladıktan sonra Allah’a ulaşmayı dileyen, Allah’a ruhunu, veçhini, nefsini ve iradesini ulaştırmayı dileyen kişi, Allah’ın tekliğine inanan (insanın temeli) ve aynı zamanda Allah’a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek fırkada bulunan insanlar, sadece onlar mümindirler. Allah’a iman eden, Allah’a inanan bu insanlar, Allah’ın evvela tekliğine (vahdet akidesi), sonra Allah’a insan ruhunun hayattayken ulaşmasına inananlardır. İnanmalı ki, bu inancın sahibi olmalı ki; Allah’a ulaşmayı dilesinler.
Kişi Allah’a ruhunu mülaki kılmayı dilediği takdirde, Hz. İbrahim’in 2. standardına sahip olur. Bu, o kişini Allah’a mülaki olmayı dilemesini ihtiva eder. Böylece o kişi, Allah’a ulaşmayı dileyenlerin oluşturduğu tek fırkanın içinde olur. O zaman imanın sahibidir, o zaman İslam olmak yolunda ilk adımı mutlak olarak atmış bir kişidir.
Çünkü böyle bir inancı sahibi olan kişiyi Allah kendisine ulaştıracağını garanti etmiştir.
3’üncüsü de teslim olayıdır. Kişinin ruhunu, veçhini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim etmenin üzerine farz kılındığına iman etmesiyle mümkündür. Bu imanın
Sahibiyse kişi mümindir. Yoksa salt Allah’a inanan bir kişi hak mümin değildir.
Allah’a inanç, hiçbir zaman kurtuluşa ulaşabilen bir mümini ifade etmez. Evet, Kur’an da Allah’a inanan kişi mümin adıyla yer alır. Sadece inanç bile Kur-anı Kerim’e göre kişiyi mümin standartlarında gösterir. Ama Allahu Teala Kurandaki inanan
Kişilerin hepsinin kurtulamayacağını ifade ediyor. O zaman Allah’a ulaşmayı dilemeyen Müminler cennete girecek olan kesim olarak Allah’a ulaşmayı dilemeden hiçbir Zaman müminler safında yer alamazlar.
Öyleyse müminler, (Enfal-4) hak müminler ve diğer bütün ayetlerde geçen müminler olarak ikiye ayrılırlar.
8/ENFÂL-4 işte onlar gerçek müminlerdir. Onların Rablerinin yanında dereceleri vardır. Ve onlar için mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) vardır ve kerim bir rızık vardır.
Ancak ayet-i kerimede geçen mümin kelimesinin arkasında veya önündeki şekli unsurlara dayanılarak, o kişinin cennete veya cehenneme gideceği kesin olarak tespit edilebilir. Ona göre o kişi hak mümindir veya değildir.
Şimdi biz sevgili din adamlarımıza sorsak:
‘‘Müminler cennete girer, öyle değil mi?’’ Hepsi bize:
‘‘Evet, müminler cennete girer.’’ diyecekler. Ama Kuran’ı Kerim öyle demiyor.
Müminlerden cennete girecek olanlar var; onlar Allah’a ulaşmayı dileyen müminlerdir. Gene mümin olan; Allah’a inanan, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamber Efendimiz (S.A. V)’in Risâlet’ine inanan, namaz kılan, zekât veren, ramazan ayında oruç tutan, haca giden insanlar İslam olarak yaşarlar. Kuran’ı Kerim’ de Allah’a inanan herkes de mümin adını alır. Ama Allahu Teala müminleri 2 gruba ayırmıştır. Devam edecek inşallah….
YORUMLAR