Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Faiz zaten güç durumda olan birisine zulmetmektir.
Bir kesin hükümden bahsedelim önce. Faiz, haramdır. Faizin Kur’an’daki adı ribadır. Faiz haramdır. Allahu Teâlâ faizi haram olarak değerlendiriyor ve “Faiz yiyen şeytan çarpmış gibi olur.” diyor.
İnsanoğlu ne gariptir. Kendi menfaati doğrultusunda kendine göre iki din yaratıyor. Bir Allah’ın dini, iki kendi yaratığı din. İmam maşının zekatını vermiyor kul hakkı yiyor ama faizin haram olduğuna dair fetva veriyor. İşveren çalışanlarının hakkını vermiyor kul hakkı yiyor faizin haram olduğunu söylüyor. Esnaf fahiş fiyata mal satıyor ben faiz yemiyorum diyor. Ev sahibi iki bin liralık kirayı on bine çıkarıyor faiz haramdır diyor. Son zamanlarda evini, arabasını, tarlasını veya mal varlığını satıp faize yatıranlara ne demeli gelin bakalım Allah faiz için ne buyuruyor.
2/BAKARA-276: Allah, ribayı eksiltir (onun bereketini giderir) ve sadakayı artırır (onu bereketlendirir). Ve Allah günahkâr kâfirlerin hiçbirini sevmez.
Bir kişi faizden ne kazanırsa kazansın karşılığında sadece kaybedenlerden olur. Parasının bereketi yok diye düşünen kişi parasında faiz olup olmadığına bakmalıdır. Kişinin günahkâr olması, aldığı faiz yüzündendir.
Allah zül celal hazretleri faiz olarak alınan haksız kazancın kişinin mallarını artırmayacağını, ama kazançlardan verilen zekâtın kişilerin mallarını artıracağına söylemesine karşın, Kur’an’ı rehber edinmeyen nefisleriyle yaşayan insanlar haram olmasına rağmen faizden, kumardan ve şans oyunlarından medet ummaktadırlar. Halbuki hiçbir haram kazanç kimsenin mutluluğunu da artırmamış üstelik sonları çok zor şartlarda yaşadıkları bir yoksullukla son bulmuştur.
2/BAKARA-275: Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak şeytan çarpmasından hırpalanmış bir kimse gibi kalkarlar. İşte bu, onların: “Oysa alışveriş riba gibidir.” demeleri sebebiyledir. Ve Allah, alışverişi helâl, ribayı (faizi) haram kılmıştır. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öğüt gelen kimse (ona uyarak) artık (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiş olan (önceden aldığı faiz) onundur ve onun işi (onun hakkındaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliğe) dönerse, işte onlar, ateş ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır.
Kıyamet günü bütün insanlar, kabirlerinden Allah’ın Katına doğru yükselerek Mahşer Meydanı’nda toplanacaklardır. Cehenneme gidecek kimseler olarak yattıkları yerden kalkacakları şeytan çaresiz bırakmış ve dalâlete düşürmüştür, Allah’ın yolundan saptırmıştır. Faiz ve ticaret birbirinden farklı iki müessesedir.
Ticarette risk vardır; kâr etmek kadar zarar etmek ihtimali de vardır. Ticaret yapan helâl para kazanmalıdır. Ticaret, Allahütealâ tarafından ticaret çizgisi içinde helâl kılınmıştır. (Peygamber Efendimiz (S.A.V) de ticaretle uğraşıyordu.) Faiz ise haram kılınmıştır. Faizde risk yoktur. Parayı alan kişi parayı nasıl kullanırsa kullansın, ana parayı faiziyle birlikte karşı tarafa ödemek mecburiyetindedir. Faiz bir borç akdine dayalıdır. Taraflardan biri diğerinden 10 altın aldığında bir yıl vadeyle kullanıp karşı tarafa gene 10 altın verirse bu durumda ne borç veren ne de alan faiz almıştır. Eğer bu devrenin sonunda borç alan, borç verene 12 altın geri verirse borç veren 2 altını fazladan almıştır. İşte bunun adı faizdir. Bu işlem kişi ile banka arasında da olsa sonuç değişmez aynıdır.
Para olarak hesaplarsak, bir yıl sonra banka kişiye yatırdığı miktarda Türk Lirası iade ederse bu kişiden banka faiz almıştır. Enflasyon sebebiyle bankanın vermesi lâzım gelen para, bankaya verildiği andaki paranın satın alma gücüne eşit olmalıdır.
Faiz olması için taraflardan birinin malında veya parasında mutlaka azalma öbür tarafın malında veya parasında mutlaka artış olması lâzımdır. Ne parayı veren ne de alan faizi vermeli ve almalıdır. İnsanlar faiz müessesesinden bir şeyler kazanmamaya ve faizden gelen paranın kursaklarından girmemesine dikkat etmelidir.
Bir insan sadaka verdiğinde Allahütealâ’nın onu 700 kata kadar artıracağına dair sözü vardır.
Devam edecek inşallah…
YORUMLAR