Bir zamanlar yüzbinlerce tütün üreticisi köyünde, tarlasının başında üretim yapmaktaydı. Devlet desteğinin kalkmasıyla tütün ve tütün mamullerinin özelleştirilmesi, üretiminin kısıtlanması ve “yetki belgesi” alma şartı getirilmesi ile tütüne ilgi azaldı. Tütün üretimini bırakan çiftçiler şehirlere göç etmek zorunda kaldılar. Çiftçinin bildiği işler şehirde kazanç sağlamadığından, büyükşehirlerin varoşlarında kaybolup gittiler. Her ne olursa olsun elde kalan tütüncüyü köyünde tutmak, bildiği iş olan tütün üretimine devam ettirmek akıllıca bir yoldur.
Sigara sağlığa zararlıdır. Çocuklarımızı, gençlerimizi sigaradan uzak tutmak esastır. Ancak Ülkemizdeki sigara tiryakiliği ve sigara tüketimi yadsınamaz bir gerçekliktir. İşin ekonomik boyutu da çok büyüktür. Tütünün zahmetinin çok, kazancının az olduğunu bu mesleği dedelerinden atalarından öğrendiklerini ve başka yapacak bir işleri olmadığı için bu işi yapmak zorunda kalmışlar. Pek çok kişinin hayatında, geçmişinde tütünün izi, hatırası mevcuttur. Dağ, bayır, ova, yayla neredeyse coğrafi şartların birçok yerinde tütün ekilir, çapalanır, kırılır, dizilir ve kurutulur. Onun getirisiyle pek çok aile geçimlerini sağlardı. Çocuklarını okutur, tarla, dükkân alır, düğün yapar, hayatlarını idame ettirirlerdi. Ama şimdilerde bu zor işi yapanlar oldukça azalmış olduğundan tütün üretimi de azalmış vaziyette.
Tütün diğer tarım ürünleri gibi değil, çok meşakkatli olduğundan, uzun bir zaman dilimine yayıldığından her yaştan insanın yapması gereken birtakım zorunlulukları içinde barındıran bir uğraştır. Neredeyse yılın sekiz dokuz ayını içine alan bir meşguliyeti vardır. Ocak sonu şubat başı gibi evin bahçesinde fidelik yapılır. Bir müddet sonra çıkmaya başlayan tohumlar dikime hazırlanır. Tütünün en zor yanı tarlaya ekim işidir. Tek tek elle baskı denen ucu sivri konik bir el aygıtıyla tek tek açılan karıkların içine dikilirdi. Tütünün bir diğer zahmetli zamanı da kırım zamanıdır. Gece erkenden kalkar uykulu vaziyette çay, çorba Allah ne verdiyse yenilir, aceleyle işe koyulur. Sabahın ilk ışıklarıyla çiğden ötürü canlanmış olan yapraklar kırılır, sandıklara veya bohçalara doldurulur oradan eve gelinir. Tütünü kırıp eve döndükten sonra iş bitmiyor. Hemen hemen her evin önünde, kadın ve kızların sabahın erken saatlerinde topladığı tütün yaprakları iplere dizilerek kurutmaya bırakılıyor. Güneşin sıcaklığında kızaran tütün yaprakları, kuruması için, güneşi gören duvarlara veya köy meydanında askı yerlerine kurumaya bırakılıyor. Burada iyice kuruduğuna kanaat getirildikten sonra istiflenir. Daha sonra toplanarak kesim yerine götürülür. İnce ince kıyılan tütünler tüccar veya kooperatiflere satılarak aile bütçesine katkıda bulunuluyor.
Kadınlar, 8 ay boyunca tütün için emek verdiklerini, yasanın yürürlükten kalkmasını istiyor. Tütüncülük emek, yoğun çalışılan, zor, zahmetli bir iştir. Üretimin her noktasında insan eli değmeyen yer yoktur. İşin en yoğun olduğu zamanlarda çocuklardan bile yardım umulur. Tüm alışverişler tütün satışının yapıldığı zamana bırakılır, düğün alışverişleri de mahsulden mahsule yapılırdı. Tütün satışından elde edilen kazanç teslim alındığında ise borç yoluyla edinilen her şeyin borcu kapatılırdı. Tütünün sosyal, kültürel ve ekonomik katkıları da çok büyük olmuştur. İlçelerde, beldelerde, köylerde yapılan her evin tuğlasında, gelinin çeyizinde, çocuğun eğitiminde, traktöründe, pulluğunda, yolunda, kaldırımının her taşında tütüncülüğün bir izi ve bir katkısı vardır.
YORUMLAR