Değerli okuyucular, uzun sureden beri birçok gazetelere yazılar yazdım. Amacım kuran ışığında ayetlerle gerçek İslami, dini sizlere aktarmaktır. Bugün kuranda olmayan dinimize sonradan giren bir sürü hurafe ve bidatlerle dolu bir din yaşıyoruz. İşte bizim amacımız kuranda olmayan dinimize sonradan giren bu hurafe ve bidatleri rabbimin izni ile ortadan kaldırmaktır. Bu nedenle Değerli kardeşim SAVAŞ ÖZALP gazetesinde bir köşe ayırdı. Kendisine sonsuz şükranlarımı sunarım. Artık bütün yazılarımı BAĞIMSIZ BATMAN Gazetesi köşe yazımda okuyabilirsiniz. Hayırlı olsun.
Çevremizde yaşanan hayat çeşitlerine bakınca görüyoruz ki, mecburi iktisatla yaşayan mütevazi büyük bir çoğunluk var. Diğer tarafta israfla yaşayan gösterişli azgın, insaf ve merhamet duygusunu yitirmiş, yalnız kendi nefislerini düşünen bir azınlık söz konusu. Bir de açlıkla mücadele eden ve bizlerin insaf ve merhametine bakan aşırı yoksullar bulunmakta.
Biz hangisine bakıyoruz, hayatımızı hangisine göre yönlendiriyoruz? İktisatlı yaşayan çoğunluğa göre mi? yoksa israflı yaşayan azınlığa göre mi? Ya da yoksullukla mücadele eden insanların hayatlarına göre mi?
Şayet israflı yaşayan azınlığı örnek alıyorsak; hayatımızın en güzel günleri kayıp gitti demektir. Ömür boyu hayatımızdan şikayetçi ve mutsuz olacağız. Çünkü örnek aldığımız israflı hayatın üst sınırı yoktur. Ama aşağıdakilere bakarsak halimize şükreder, elimizdekilerle mutu olmasını biliriz.
“Allah için yaşayan zikir ehli, Allah’ın dostluğunu murat eden insanlara israfsız bir hayat yakışır.”
Büyüklerimizden bize önemli bir tavsiye olan;
– Ekonomik konularda kendinizden aşağıda yaşayanlara bakın!
Önerisi bizim mutluluğumuz için bir hayat düsturu olmalıdır. Ve hayatımızı Allaha adamalı, dolayısı ile kendi mutluluğumuz için, elimizdeki imkanlarla dışımızdaki insanları mutlu etmeye çalışmalıyız.
– Ekonomik imkanlarınız ne olursa olsun hep mütevazı yaşayanlar örnek alınmalı, hep mütevazı hayat tercih edilmeli, hep şükür duygusu içinde yaşanmalıdır!
Siyer kitapları örnek alınacak hayatları bizlere şöyle naklediyor:
Halife Hazreti Ömer’in huzuruna giren Ahnef bin Kays sofradaki tek çeşit yemeği görünce sorar:
– Ey müminlerin emiri, halife olduğunuz halde de mi tek çeşit yemekle yetiniyorsunuz?
Şöyle cevap verir örneğini hiç şaşırmayan halife:
-Elbette halife olduğum halde de tek çeşit yemekle yetiniyorum. Çünkü der, örnek aldığım benden önceki halife Ebu Bekir de tek çeşit yemekle yetinmişti. Onun örneği olan Allah Resulü de tek çeşit yemeği tercih etmişti. Bizler örneklerini şaşırmayan kimseleriz. Sen bu soruyu kimi örnek alacaklarını bilemeyenlere sor.
Halife sözlerine tarih boyunca tekrar edilen şu gerçeği de ekleyerek der ki:
-Ey Ahnef! Sofradaki yemek haramsa azabı, helalse hesabı vardır. Bunu hiç unutmamak gerek!
-Ne dersiniz, bu olaylar bizlere kimleri örnek almamızı işaretliyor? İsrafçı azınlığı mı, iktisatlı çoğunluğu mu?
Kaç çeşit yemek bulunuyor soframızda? Çeşit azalınca neden mutsuzluk hissine giriyoruz? Çorbayı yemekten saymıyoruz. Ana yemek lazım. Ardından pilav veya makarna, ya salatalar, onlar zaten hesaba bile katılmayan garnitürler. Sonunda tatlısız olur mu? Sofradan kalktıktan sonra çaylar, çerezler ardından meyveler….Her işimizde bir aşırılık bir rekabet, özenç ve büyük bir israf söz konusu.
Dolaplarımız tıklım, tıklım giymediğimiz giysilerle dolu. Yoksa. Bizlerde bir örnek yanlışlığımı söz konusu? Ya da İsrafçı örnekler mi yönlendiriyor bizleri de? Nasıl; Şöyle sakince bir düşünmekte fayda var değil mi?
Allah razı olsun.