Hocaya gidiyorsunuz bir soru soruyorsunuz aman ya Rabbim başlıyor masallara. Uydurma hadisleri, zanları ve bidatlerle öyle bir din öğretiyorlar ki, sonunda kafalar öyle karışıyor ki masallarla yaşamaya alışıyorsunuz ve uykuya devam ediyorsunuz. Ta ki ölüm gelinceye kadar ve yahut bizler gibi Allah’ın ayetleri ile uyandıran devrin imamı ve talebeleri gelene kadar. Biz Kur’an ayetleri ile uyandırmaya çalıştıkça düşman gibi görüyorlar. Ama ölüm geldiği zaman ise çok pişman oluyorlar ama zamanları kalmamış oluyor ve son pişmanlık fayda vermiyor.
Böylece insanların büyük bir kısmı ölünceye kadar uykuda rüya âlemlerinde yaşıyorlar ve ölünce gerçeğe uyanıveriyorlar.
Müslümanlar Allah’ın sözü olan Kuran’ı terk etmişler. Bir konu gündeme geldiği zaman falan âlim böyle diyor, filan âlim böyle diyor, benim hocam en doğruyu bilir diyerek Allah’ın sözünü bir kenara bırakıp âlimlerin sözünü esas almaktadırlar. Kendilerine ayetleri anlatanları ise düşman gibi görmekte, hatta sapıklık ve dinsizlikle suçlamaktadırlar.
Bugün Resul diyor ki, benim kavmim Kuran’ı terk ettiler. 25/FURKÂN-30: Ve Resul: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur’an’dan ayrıldı (Kur’an’ı terk etti).” dedi.
Peygamber Efendimiz ve sahabesi Kur’an’ın tamamına inanıp tamamını yaşadıklarına göre Kur’an’ı terk etmeleri mümkün değildir. Yani Kur’an bu devirde terk edilmiştir.
3/ÂLİ İMRÂN-119: İşte siz (müminler) böylesiniz, siz onları seversiniz ve onlar sizi sevmezler ve siz kitabın tamamına iman edersiniz. Ve sizinle karşılaşınca “Biz iman ettik.” dediler, yalnız kaldıkları zaman, size karşı öfkelerinden parmak uçlarını ısırdılar. De ki: “Öfkenizden ölün.” Muhakkak ki Allah, sinelerde olanı en iyi bilendir.
Kur’an’dan ayrılanlar kime tabi olmuş oluyorlar, her devirdeki Allah’ın tayin ettiği Veli Resulleri inkâr ederek şeytana ve şeytanın yoluna sapmış oluyorlar.
Şeytan onlara ne yapıyor; onları zikirden, yani Kuran’dan ayırmış oluyor.
25/FURKÂN-27: Ve o gün, zalim ellerini ısırır: “Keşke Resulle beraber (Allah’a giden) bir yol ittihaz etseydim.” der.
25/FURKÂN-28: Yazıklar olsun, keşke ben filanı (o kişiyi) dost edinmeseydim.
25/FURKÂN-29: Andolsun ki; bana zikir (Kur’an’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir.
Kur’an’a Allah kefildir ve Kur’an’ın bir harfini bile değiştiremeyecek olana şeytan âlimlerin sözlerine insanları inandırarak Kur’an’ın yerine geçirmiştir.
15/HİCR-9Muhakkak ki zikri (Kur’an-ı Kerim’i), Biz indirdik. O’nun koruyucuları (da) mutlaka Biziz.
Bunu başaran ve âlimlerin sözlerinin Kur’an’ın önüne geçiren şeytan, âlimlerin sözleriyle bidatları yaşayanlara Allah’ın ayetlerini anlatanları da düşman göstermeyi başarmış oluyor.
22/HACC-72: Onlara açıklanmış ayetlerimiz okunduğu zaman münkeri (inkârı, reddi), inkâr edenlerin yüzlerinden tanırsın (fark edersin). Neredeyse, ayetlerimizi onlara okuyanlara saldıracaklar. De ki: “Size bundan daha şerlisini haber vereyim mi?” Allah’ın kâfirlere vadettiği o (şey), ateştir. Ne kötü masir (gidilecek yer)dir.
Bu kişiler kendileri Müslüman zannetmekte olmalarına rağmen Allah’a ulaşmayı dilemedikleri ve Allah’ın ihsanlarını ve Furkanlarını almadıkları için kör sağır ve idraksiz olduklarından Kuran’ı terk ederek farkında olmadan şirkte kalmış oluyorlar.
Yani bu kişiler ki bugün yeryüzünde Müslümanların çoğunu oluşturmaktadırlar. Bu insanlar içleri kâfir, dışları Müslüman olanlardır.
5/MÂİDE-41: Ey Resul! Ağızlarıyla iman ettik deyip, kalpleri iman etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Ve Yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan söylemek için dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (böyle) verilmezse o takdirde kaçının.” derler. Ve Allah, kimin fitne içinde kalmasını dilerse, artık sen, onun için Allah’tan bir şeye asla mâni olacak değilsin. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah, onların kalplerini temizlemeyi dilemez. Onlar için, dünyada bir rezillik vardır, ahirette de onlara “büyük azap” vardır.
İşte bu şekilde insanların üzerinde bir sultanlığı ve yaptırım gücü olmayan şeytan yalanlarla âlimlere öğrettiği Kur’an’a uymayan zanları ve bidatlerle insanları kandırmış oluyor.
14/İBRÂHÎM-22: Şeytan, emir yerine getirildiği zaman şöyle dedi: “Muhakkak ki; Allah, size “hak olan vaadini” vadetti. Ve ben de size vadettim. Fakat ben, vaadimden döndüm. Ve ben, sizin üzerinizde bir güce (sultanlığa, yaptırım gücüne) sahip değilim. Sadece sizi davet ettim. Böylece siz, bana icabet ettiniz. Artık beni kınamayın! Kendinizi kınayın! Ve ben, sizin yardımcınız değilim. Siz de benim yardımcım değilsiniz. Gerçekten ben, sizin beni ortak koşmanızı daha önce de inkâr ettim. Muhakkak ki; zalimlere acı azap vardır.”
Devam edecek….