Bir tüccarın papağanı vardı. Renkleriyle göz alıcı, sesiyle dikkat çekici bir kuş. Ama ne renk, ne ses, ne güzellik… Onun en büyük özelliği, kafeste olmasıydı. Esaret, bu dünyada bazen altın bir kafes de olsa, yine de esarettir.
Tüccar Hindistan’a gitmeden önce herkese bir isteği olup olmadığını sordu. Tuti kuşuna da… Ve kuşun cevabı anlamlıydı:
“Oradaki papağanlara benden selam söyle. Onlara de ki: ’Bizim kuş tutsak, bir nasihatiniz var mı?’”
İnceliğe bakar mısınız? Papağan mal istemedi, meyve istemedi, özgürlük istedi — ama doğrudan istemedi. Sadece akıl istedi. Çünkü ne kadar güzel görünürse görünsün, kafes içindeki bir hayat yaşamak, yaşamak değildir.
Hindistan’daki papağanlardan biri, bu mesajı duyar duymaz titredi, bayıldı, düştü. Tüccar bunu anlayamadı ama döndüğünde kendi kuşuna anlattı. Ve bizim tuti kuşu da aynısını yaptı: Kendini yere bıraktı, cansız gibi oldu.
Tüccar üzüldü, kafesin kapısını açtı, kuşu dışarı çıkardı… Ve o an, tuti kuşu bir anda canlandı, uçtu, bir dala kondu.
Son sözleri mi? “O kuş bana nasıl kurtulacağımı gösterdi. Sessiz kalarak, ölü gibi davranarak.”
Zaman değişti, ama kafesler değişmedi.
Bugün hepimiz birer tuti kuşu değil miyiz aslında? Kimi zaman bir işe, kimi zaman bir ilişkiye, bir fikre ya da bir alışkanlığa hapsolmuş haldeyiz. Sosyal medyada kendi ellerimizle ördüğümüz “beğeni kafesi”nde, statü kaygılarının camına çarpıp duruyoruz. İçten içe çıkmak istiyoruz ama çoğu zaman ne nereye kaçacağımızı biliyoruz, ne de nasıl.
İşte orada, akıl devreye giriyor. Bazen bağırmak çözüm değil. Bazen çırpınmak sadece yaralar.
Bazen durmak, susmak, rol yapmak, hatta kendini kaybolmuş gibi göstermek bile bir stratejidir. Çünkü gerçek özgürlük, bazen çok sesli değil, çok derin bir kararın arkasındadır.
Tuti kuşu gibi bir an gelir, o “bayılmış” görünen anda gerçek hayat başlar.
Belki de kafesin kapısını başkası açmaz, biz açtırırız. O yüzden insan bazen susmalı, gözlemlemeli, düşünmeli…
Ve zamanı geldiğinde uçmayı bilmeli.
Çünkü özgürlük, çoğu zaman çığlıkla değil, derin bir sessizlikle başlar.
Sağlıcakla kalın
YORUMLAR