Altmış altı yıl önce dünya barışı için Birleşmiş Milletler kuruldu.
Altmış beş yıl önce kültürleri güçlendirmek, zihinlere aydınlık getirmek, insanlar arasında birlik, beraberlik sağlamak, dünyanın geri kalmış yerlerindeki manevi karanlığa bilim ve kültür ışıklarını götürmek için UNESCO kuruldu.
Dünya çocuklarını ve annelerini esirgemek için elli yedi yıl önce de UNICEF kuruldu. Ama nafile. Çocuklar ölüyor, insanlar ölüyor. Bu durum karşısında insan ister istemez ah ediyor ve soruyor: Yaralı kuşlara bile vakıflar kuran, yuvasız kuşlara yuva yapan yüce ruhlar nerelere gittiniz?”
Bu günlerde Anadolu koca bir yürek olmuş ağlıyor, yalvarıyor. Her evde her sokakta her mahallede, her mabette eller Filistindeki şehitler için açılıyor, dualar onlar için yükseliyor.
Kızgın bir çöl… Güneş bir darağacı gibi duruyor gökyüzünde. Bulutlar küskün… herkesin gönlünden geçen tek şey var; “Barış ve huzur”
Filistin’de öteden beri devam edegelen sivillere yönelik insanlık dışı katliamlar, mazlum Filistin halkına karşı soykırıma dönüşmüştür. Her geçen gün şiddetini artırarak sivil yerleşim yerleri, ibadethane, okul, hastane, çocuk, kadın ve yaşlı ayrımı yapılmaksızın topyekûn bir halkın hunharca hedef alındığı; masum insanların tedavi, gıda, su, elektrik ve barınma gibi tüm temel insanî haklarının kasten ve insafsızca engellendiği bu insanlık dışı dramı şiddetle lanetlemek ve katliamı işleyenlere ve destekleyenlere karşı durmak her Müslüman üzerine insanî, ahlâkî, vicdanî ve dinî bir görevdir.
Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, sırf iman ettikleri için mü’minlere savaş açanların, onları yurtlarından çıkaranların ve bu kimselere destek verenlerin dost edinilmesi yasaklanmış ve aksini yapanlar zalim olarak nitelenmiştir. Peygamber(sav) bu hususta “Kim zulmeden tarafa destek olursa Allah’ın gazabına uğrar.” buyurarak zalimlere destek olanların da zulme ortak olduğunu ifade etmiştir.
20. yüzyılın başından beri, birbiri ardına savaşlar ve kıyımlar yaşanıyor, 200 milyona yakın insan öldü ve hala da ölüyor. II. Dünya Savaşı”ndan bu yana 60 yıllık bir sürede değişik tahminlere göre dünya, askeri amaçlar için 100 trilyon dolara yakın para harcadı.
Bir nükleer denizaltı fiyatına birkaç üniversite kurulabilir, bir füze fiyatına düzinelerle okul, bir jet savaş uçağı yerine bir hastane kurulabilirdi.
Dünyanın yıllık askeri harcamaları, dünya nüfusunun yıllık gelirinin hemen hemen yarısı. Bu durumlar gösteriyor ki! Başımıza ne gelirse müstehaktır…
YORUMLAR