Şunu kesin iddaa ediyorum ki; ister haklı olsun, ister haksız olsun. Her koşulda ve her şartta öğrencisini haklı, öğretmeni yok sayan bir veli kitlesi vardır; bu kitle eğitim ve öğretimin önünde en büyük engellerden biridir.
Okula gitmeyi; anne babaya minnet eden, ders çalışmayı eziyet gören, kitap okumayı zahmet bilen, öğrencinin geleceği olmaz.
Bir öğretmen “bir konuyu; öğrencisine daha iyi nasıl anlatabilirim, daha çabuk nasıl anlayabilir.” Düşüncesiyle araştırıp incelerken; öğrenciye verilen yarım sayfalık ödevi bile çok gören veliler var…
5-6 yaşlarında çoraplarını akşam yıkayıp, sabah astığı ipten alan, üzerindeki önlüğü dersten sonra çıkarıp sabah giyen öğrenciler gitti: yerlerine 15-16 yaşında; üzerindeki kıyafetlerle yatıp kalkan, çoraplarını dahi giymeyi bilmeyen bir nesil geldi.
Kendi çocukları evde bir hata yaptığı zaman onları azarlayıp şiddete kadar giden, onlara sabredemeyen, onlara tahammül edemeyen veliler; unutmayalım ki! Okuldaki öğretmenler tüm gün tüm öğrencilerle ilgilenmektedir. “Aman kızım veyahut oğlum koşma düşersin, aman kızım veyahut oğlum kavga etmeyin.” Deyip günün yarısını aman yapmayın aman etmeyinle geçiren bir öğretmenin görevi sadece ders vermektir. Buna ve bu kadar ilgiye rağmen; öğretmeni suçlamak öyle zannediyorum ki bir suçluluk psikolojisidir.
Bütün anne ve babaların dikkatine! Lütfen öğretmenlerimize güvenelim. Çünkü bir öğretmenin hayat kaynağı; motivasyonu bu çocuklara her gün yeni şeyler öğretmenin verdiği haz ve mutluluktur. Çocuklardaki başarıyı veliden çok öğretmeni mutlu etmektedir. Hiç bir öğretmen öğrencisine boş yere kızmak istemez.
Günümüzde hızlı gelişen ve değişen modernitesi ile beraber özellikle emek ve çaba sisteminde; rahata kaçmaya ve tembelleşmeye dayalı bir yönelim öne çıkmıştır. İnsanı anlamak, bizden sonrakilere anlatmak için dinç ve aktif bir psikolojiye ihtiyaç var.
Negatif bakıştan kendimizi özgürleştirmeye, tıpkı bir yumurta gibi. Dışarıdan vurulunca kırılacağı korkusuyla katılaşan olmamak için içeriden kırıldığında yeni bir yaşamın müjdecisi olmak adına; Kabuğumuzu içten kırıp gereksiz kaygılarımızdan kurtulmamız gerekiyor.